Kıymetli dostlarım; ramazan’ı şerifin ardından hafızada kalanlara şöyle bir gözden geçirelim.
Bir ay boyunca kuranı kerim ve mukabeleler okudu aklımıza çok isimler kazandı. peki bu isimler kitabi mi veya ne anlama gelmektedir? Bu konu hakkında şöyle bir araştırma yaptım sizlerle sohbet esnasında yazımın içerisinde özet olarak sunacağım
Kıymetli okuyucularım! Kur’an’ın ifadesiyle çocuklarımız, gözlerimizin nurudur. Kalplerimizin sürûrudur. Rabbimizin bizlere birer lütfu ve emanetidir. Kız ya da erkek fark etmez, dünyaya gelen her bebek özeldir, değerlidir. Allah onu yeryüzünün en şerefli varlığı, halifesi olarak yaratmış ve biz yetişkinlere emanet etmiştir. Salih bir kul, iyi bir insan olması için emek vereceğimiz bu yavru, kendine yakışır bir karşılamayı hak eder. Bu karşılamanın ilk adımlarından biri ona güzel bir isim vermektir. İsim bir inancın, bir medeniyetin, bir kültürün yansımasıdır. Kaynağını İslam’dan alan medeniyetimizin isme verdiği önem hepimizin malumudur. Geçmişten günümüze milletimiz, evlatlarına başta Peygamberimiz olmak üzere tarihimize iz bırakan nice kahramanlar ve büyüklerimizin ismini vermeyi onur vesilesi saymıştır.
Anne-babanın çocuk üzerinde hakkı olduğu gibi çocuğun da ebeveyni üzerinde hakkı vardır. Mesala Çocuklara güzel isim vermek gibi.
Aileler çocuklarına Kuran’dan isim koymak isterken ismin ne anlama geldiğini çok dikkat etmelidirler. Bu konuyla ilgili olarak peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır; "Siz kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 61)Peygamber Efendimiz (s.a.s) hayatın her aşamasında İslami değerlerin gözetilmesine önem verirdi. Zira o, bizlere kulluk şuurunu, nezaket ve zarafeti öğretmek üzere gönderilen bir peygamberdi. Onun, hayatın her anını anlamlı kılmaya yönelik bu hassasiyeti, bir bebeğe isim koymada dahi kendini gösterirdi. Öyle ki iki güzide torununa güzel, zarif ve iyi anlamlarına gelen Hasan ve Hüseyin isimlerini vermişti, Ardından da sağ kulaklarına ezan, sol kulaklarına kâmet okumuş ve hayırlı, bereketli bir ömür geçirmeleri için minik yavrulara dua etmişti. Peygamberimiz (s.a.s) okuduğu bu ezan ve kâmetle aslında bebeğin kulağına yaratılış gayesini fısıldıyordu. Ona imanı ve İslam’ı, hâsılı tevhidi telkin ediyordu. Ömrü boyunca sadece Allah’a kul olması gerektiğini öğretiyordu. Allah Resulü (s.a.s) verdiği güzel ve anlamlı isimle de çocuğa bir istikamet çiziyordu. Hayatı boyunca hayrın ve iyiliğin hizmetkârı olmasını öğütlüyordu. Kuran’da geçen her kelimenin isim olmayacağı iyi bilinmeli ve ‘bu kelime Kuran’da geçiyor, isim olur” mantığıyla çocuklara verilmemekle birlikte; Çocuklara Allah'ın isimlerini vermeye gelince, Allah'a has isimler çocuklara verilmesi doğru değildir. Eğer verilecekse, ismin başına "Abdül"kelimesi getirilmelidir. Mesela; "Allah" değil de, Abdullah gibi olabilir.
Cabbar, Celil, Cemil, Cemal ve buna benzer başına mutlaka “apdül” kelimesi getirmelidir.
Ayrıca bazı isimlerde sırf söylenişi güzel diye çocuklara konulmamalıdır. İsimde önemli olan, anlamının güzel olması, yaşadığı toplum ve kültüre yabancı olmamasıdır.
Efendimiz zamanında bir devenin sütü sağılacak.
“–Kim devenin sütünü sağacak?” diye Efendimiz soruyor. Bir kişi kalkıyor. Efendimiz:
“‒İsmin nedir?” diyor.
“‒Mürre.” diyor. Acı, mânâsı. Câhiliye devrinden kalma.
“‒Sen otur.” diyor.
İkincisi kalkıyor.
“‒Senin ismin nedir?” diyor. O da diyor ki:
“‒Cemre.” diyor. Yani kor hâlinde yanan ateş.
“‒Sen de otur.” diyor.
Üçüncüsü kalkıyor:
“‒Yaîş.” diyor. Canlı, yaşayan mânâsına. Yaîş diyor.
“‒O zaman diyor, sütü sen diyor, sağ.” diyor. (Taberânî, Mûcem, XXII, 277; Muvatta, İsti’zan, 24) Efendimiz bazen gezdiği geçtiği köylerde isim sorardı. İsim eğer rûha hoş gelmezse o ismi değiştirirdi. Rûha hoş gelen bir isim koyardı. Bir defa anne-babanın birinci vazifesi, evlâda güzel bir isim koymak.
Burda verilen bazı isimlere değinmek istiyorum. Mesala; Sanem ismi çocuğa verilmemelidir, çünkü Sanem, ‘put’ demektir,
Samet ismi, ‘hiç kimseye muhtaç olmayan’ demektir. Bu sadece Allah’a mahsus bir durumdur, dolayısıyla isim olarak kullanılamaz.
Aleyna sıkça duyduğumuz bir isim ama anlamı ‘üstümüze bela, sıkıntı aksın’ demektir.
Kezban ismi Kur’an’da geçiyor diye veriliyor. Oysa Kezban ‘yalancı’ demektir. Çocuğa bu ismi koyarsanız, ‘yalancı, yalancı’ diye çağırmak zorunda kalırsınız.
Ayrıca;Resul, Nebi, Cebrail,Azrail, Mikail, İsrafil isimlerin konulması dinen hoş değildir.
Bekir, ‘deve yavrusu’ demektir. Bu isim belki Hz.Ebubekir’den dolayı konuyor ama; aslında Hz. Ebubekir’in esas ismi Abdullah’tır,
Ebubekir ise lakabıdır.
Asiye ‘isyan’ eden anlamına gelir.
Gülsüm ‘gariban, zavallı, kimsesiz anlamındadır.
Julide Farsça’da dağınık,perişan’ demektir.
İrem ise ‘Cennet bahçesi’ olarak bilinir ama aslinda ‘Allah’ın gazabına uğrayan sahte cennet’ tir.
Bade ismi ‘içki’ demektir.
Hannas ismi ‘şeytanın’ ismidir.
Alara,Rosa, İleyda bunlar İslam isimleri değil ‘gayrimüslim’ isimleridir.
Rumeysa ‘gözü çapaklı kadın’ demektir.
Hüreyre, ‘kedicik’ demektir.
Kayra eski Türk mitolojisinde ‘tanrı’ demektir, Allah’tan başka ilah olmaz. Çocuğa tanrı ismi konulmamalıdır.
Melis, Yunan mitolojisinde ‘tanrıça’ demektir, şişman ve tembel anlamlarına da gelir.
Ecrin ‘ücret’ anlamına gelir. Bir insan ücret olamaz.Çocuklarımıza Müslüman olduklarını her daim hatırlatacak, dini ve milli değerlerimize uygun, anlamlı isimler verelim. Onların beslenme ve eğitimlerinden sorumlu olduğumuz gibi güzel isimlere sahip olmalarından da sorumlu olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım. İnancımıza ve kültürümüze uymayan isimlerin yavrularımızın değer dünyalarını tahrip edeceğini unutmayalım. Evlatlarımıza verdiğimiz isimler kişilik konumları üzerinde etkisi vardır Evlatlarımıza verdiğimiz isimler, onlara ahlak, edep, şuur, ömürleri boyunca iyiliğe, güzelliğe, hayra davet etsin.
Selam ve muhabbetlerimle.
Yorum Yazın